Yalnız Kalpler: Çaykovski’nin Eziyetli Hayatı


Filmle ilgili ayrıntılı bilgi içerir.

Bu yıl İstanbul Film Festivali’nin “Anılarına” bölümünde, geçen yıl kaybettiğimiz ünlü yönetmen Ken Russell’ın 1970 yapımı filmi Yalnız Kalpler de (The Music Lovers) gösterildi. Müzikal biyografi tarzındaki film, Rus besteci Çaykovski’nin eziyetli hayatını anlatıyor. Russell’ın müzikal biyografi tarzında, Mahler, Liszt ve İngiliz besteci Elgar’ın hayatlarını ele aldığı üç filmi daha var.






Film 1875 yılında başlar, St. Petersburg Konservatuarı’nda piyano öğretmeni olan Çaykovski 35 yaşındadır ve 1. Piyano Konçertosu’nu yeni bestelemiştir. St. Petersburg’ta küçük bir topluluk karşısında eserini ilk kez çalar. Dinleyenler arasında bestecinin ablası Alexandra, abisi Modest, Kont Shilovski ve henüz tanışmadığı ama daha sonra evleneceği Antonina Miliukova da vardır. Çaykovski eserini çalarken müzik her birine farklı düşler kurdurur ve yönetmen sırayla bizi bu düşlerin içine sokar. Filmde en çok sevdiğim sahne bu oldu.


Alexandra’nın düşünde güzel bir yaz günü kırlara ve içinde kuğuların yüzdüğü bir göl kıyısına gideriz. Bütün aile çok mutludur. Çaykovski’nin düşü de ablasınınkine benzerdir ama homoseksüel ilişki yaşadığı Kont Shilovski düşüne girdiği anda ailesinin tepkisini görür ve mutluluğu kaybolur. Çalmayı bitirdiğinde Alexandra kardeşine “Piyotr, sen çalarken geçen yazı tekrar yaşadım” der. Çaykovski zaten besteyi birlikte geçirdikleri geçen yaz için yapmıştır.


Bugün, hem Çaykovski’nin en meşhur eserlerinden hem de tüm piyano konçertoları arasında en bilinenlerinden biri olan eseri konservatuar yöneticisi Nikolai Rubinstein çok ağır eleştirir. Eserin hiçbir şeye benzemediğini ve yeniden yazılması gerektiğini söylese de Çaykovski bunu kabul etmez.

Antonina Miliukova, daha önce bir sürü erkeğe yaptığı gibi, Çaykovski’ye aşkını itiraf eden mektuplar yazar. İkisi ani bir kararla evlenirler ve bu lanetli evlilik Çaykovski’nin hayatındaki trajedilere bir yenisini ekler.

14 yaşındayken annesinin koleradan ölümü Çaykovski’de derin bir travmaya sebep olmuştur. Bu acı anı hayatının sonuna kadar onu etkiler. Cinsel tercihi nedeniyle yaşadığı sıkıntılar, maddi kaygılar ve evliliğinde yaşadığı sorunlar onu depresyona iter, beste yapamamaya başlar. Hamisi Nadezhda von Meck’in yardımlarıyla yeniden beste yapmaya başlar ve yazdığı her yeni besteyi ona ithaf eder. Nadezhda, Çaykovski’nin homoseksüel ilişkilerini öğrenince bir anda desteğini çeker ve bu da hayatında yeni bir yıkım olur.



Yıl 1893 olmuştur, Çaykovski artık çok meşhurdur, Antonina ise akıl hastanesindedir. Yeni bitirdiği 6. Senfoni’nin en iyi eseri olduğunu, kendi hayatını anlattığını söyler abisi Modest’a. Sadece 6. Senfoni ya da Opus 74 demek istemediğini, eseri yansıtan bir ismi olması gerektiğini, en iyi yansıtacak ismin de kendi hayatı gibi “Trajik” olduğunu söyler. Modest da bu eser gerçekten onun hayatını anlatıyorsa adının “Trajik”ten ziyade “Pathétique olmasının daha uygun olacağını söyler. 30 Ekim 1893’te St. Petersburg’ta “Pathétique”in prömiyeri yapılır, dokuz gün sonra Çaykovski ölür.

Çaykovski 53 yaşında aniden öldüğünde ölümüyle ilgili çeşitli dedikodular yayılır, nasıl öldüğü kesin olarak bilinmez. Ken Russell, filmde Çaykovski’nin ölümünü bir tür intihar olarak yansıtmayı uygun bulmuş. Kolera salgını sırasında bilerek bir bardak su içen besteci tıpkı annesi gibi koleradan ölür. 


Nisan 2012