Ne Vakit Maçka’dan Geçsem




92-96 yılları arasında, İTÜ’de okurken Teşvikiye’deki evimden Maçka’daki kampüse gidip gelirken sık sık Attilâ İlhan’a rastlardım. Hayran olduğum bu büyük şair, başında meşhur kasketiyle ağır ağır yanımdan ya da karşı kaldırımdan geçer gider ben gençlikten mi utangaçlıktan mı bilmem ne ona selam verebilir ne de onunla bir iki kelime konuşabilirdim. Her karşılamamızda “ne vakit Maçka’dan geçsem limanda hep gemiler olurdu” dizelerini hatırlar, bu dizeleri yine böyle bir yürüyüşte yazmış olduğunu hayal etmeyi severdim.
Sonra ben Teşvikiye’den taşındım, Attilâ İlhan’a da uzunca bir süre rastlamadım. Onu en son ölümünden bir yıl önce, 2004 yazında Çeşme’de aynı otelde tatil yaparken gördüm. Yanında kız kardeşi Çolpan İlhan’la asistanı ya da yardımcısı olduğunu tahmin ettiğim birisi daha vardı. Çok iyi görünmüyordu, bu durumu üzmüştü beni.
Artık yolum çok sık Maçka’ya düşmüyor ama ne vakit Maçka’dan geçsem hep Attilâ İlhan’ı ve karşılaşmalarımızı hatırlıyorum. 

ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ


Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım

Ocak 2012